top of page

Acele Kamulaştırma Kararının İptali: Danıştay'dan Mülkiyet Hakkını Güvence Altına Alan Bir KararAcele Kamulaştırma Kararının İptali: Danıştay'dan Mülkiyet Hakkını Güvence Altına Alan Bir Karar

  • Yazarın fotoğrafı: HGC HUKUK
    HGC HUKUK
  • 8 Ağu
  • 2 dakikada okunur

Büyük altyapı projelerinin hayata geçirilmesi sürecinde idarelerin başvurduğu yöntemlerden biri de acele kamulaştırmadır. Bu yöntem, adından da anlaşılacağı üzere, olağan kamulaştırma süreçlerinden daha hızlı ilerleyerek projenin ivedilikle başlamasına olanak tanır. Ancak bu usul, mülkiyet hakkına yapılan istisnai bir müdahale olması sebebiyle belirli ve somut şartlara bağlanmıştır. Danıştay 6. Dairesi'nin yakın tarihli bir kararı, acele kamulaştırmanın sınırlarını ve mülkiyet hakkının korunmasındaki hassasiyeti bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu yazımızda, söz konusu kararı ana hatlarıyla ele alarak hukuki önemini değerlendireceğiz.


Davanın Arka Planı ve Tarafların Tezleri


Dava, Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep yüksek standartlı demiryolu projesi kapsamında bir şirkete ait taşınmazın acele kamulaştırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptali istemiyle açılmıştır. Davacı şirket, kendi taşınmazı özelinde acele kamulaştırmayı gerektirecek olağanüstü bir durumun bulunmadığını, kamulaştırma sınırlarının gerekçeden yoksun ve geniş tutulduğunu ve bu durumun mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

Davalı idareler ise projenin bölgesel ve ulusal ölçekteki önemini, uluslararası kredi anlaşmaları ve iş programına uyum zorunluluğunu vurgulayarak acelelik halinin ve kamu yararının bulunduğunu savunmuştur. Projenin zamanında bitirilmemesinin ciddi aksaklıklara yol açacağı belirtilmiştir.


Kararın Özü: "İhtiyaç Duyulabilir" Gerekçesi Yeterli Değil


Davayı inceleyen Danıştay 6. Dairesi, yargılama sürecinde davalı idarelerden kamulaştırılmak istenen taşınmazın proje içerisindeki güncel durumunu ve kullanım amacını sormuştur. İdarelerden gelen cevaplar, davanın seyrini değiştiren en önemli unsur olmuştur.


İdareler, verdikleri cevaplarda özetle; dava konusu taşınmaza mevcut faaliyet kapsamında ihtiyaç duyulmadığını, taşınmazın ilk aşamada kamulaştırılacak yerler arasında olmadığını belirtmiştir. Taşınmazın listeye dahil edilme sebebi ise, projenin ilerleyen aşamalarında yol veya enerji nakil hattı deplasesi gibi durumlar için ihtiyaç hasıl olması halinde ek kamulaştırma ile uğraşmamak olarak açıklanmıştır. Yani idareler, taşınmazın kamulaştırılmasının zorunlu değil, "ihtiyati" bir tercih olduğunu ifade etmiştir.


Bu tespit üzerine Danıştay, şu sonuca varmıştır: Ne zaman kamulaştırılacağı belli olmayan, hatta kamulaştırılıp kamulaştırılmayacağı dahi kesinleşmemiş bir taşınmaz hakkında acele kamulaştırma kararı alınması, mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahaledir. İdarenin "belki ileride gerekir" şeklindeki belirsiz yaklaşımı, acele kamulaştırma gibi istisnai bir usulün gerekçesi olamaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmaz yönünden acele kamulaştırma kararının iptali hukuka uygun bulunmuştur.


Kararın Hukuki Açıdan Önemi


Bu karar, acele kamulaştırma kurumunun uygulanmasına ilişkin önemli ilkeler barındırmaktadır.


Öncelikle, idarenin kamulaştırma sınırlarını belirlerken keyfi veya aşırı geniş davranamayacağını teyit etmektedir. Bir taşınmazın acele kamulaştırma listesine alınabilmesi için o taşınmaza yönelik ihtiyacın güncel, somut ve belirli olması gerekmektedir. Gelecekte doğması muhtemel ve belirsiz ihtiyaçlar, mülkiyet hakkını bu denli kısıtlayan bir işlem için yeterli bir sebep olarak kabul edilemez.


İkinci olarak, karar, mülkiyet hakkının korunmasına yönelik anayasal ve uluslararası güvencelerin yargı tarafından titizlikle gözetildiğini göstermektedir. Kamu yararı ne kadar üstün olursa olsun, bu yarar ile bireyin mülkiyet hakkı arasında adil bir denge kurulması zorunludur. Belirsizlik içeren idari işlemler bu dengeyi mülk sahibi aleyhine bozmaktadır.


Sonuç olarak, Danıştay 6. Dairesi'nin bu kararı, acele kamulaştırma işlemlerine karşı dava açan mülk sahipleri için yol gösterici bir nitelik taşımaktadır. Karar, idarelerin bu istisnai yetkiyi kullanırken daha titiz davranması ve kararlarını somut, açık ve güncel verilere dayandırması gerektiğinin altını çizmektedir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page