top of page

Ruhsat İptali Nedeniyle Doğan Zararlardan Tazminat Sorumluluğu

  • Yazarın fotoğrafı: HGC HUKUK
    HGC HUKUK
  • 9 Eyl
  • 2 dakikada okunur

Uzun yıllar boyunca yasal izinlere dayanarak faaliyet gösteren bir işletmenin ruhsatının, sonradan ortaya çıkan bir nedenle idare tarafından iptal edilmesi, işletmeler için ciddi mali kayıplara yol açabilmektedir. Bu durumda akla gelen ilk soru, hukuka uygun bir gerekçeyle yapılan ruhsat iptali sonrasında dahi idarenin bir tazminat sorumluluğunun doğup doğmayacağıdır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından verilen emsal nitelikteki bir karar, bu sorunun cevabının her zaman olumsuz olmadığını ve idarenin "hizmet kusuru" ilkesi çerçevesinde tazminatla yükümlü olabileceğini ortaya koymaktadır.


Emsal Danıştay Kararına Konu Olan Olay


Karara konu olan olayda, bir akaryakıt istasyonu, yıllarca ilgili belediyeden alınmış işyeri açma ve çalışma ruhsatı ile faaliyetini sürdürmüştür. Ancak bir süre sonra, istasyonun bulunduğu arazinin "içme suyu havzası kısa mesafeli koruma alanı" içerisinde yer aldığı tespit edilmiş ve bu durumun mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle işletme mühürlenerek faaliyetten men edilmiştir. Ruhsat sahibi şirket, bu iptal işlemi nedeniyle uğradığı yatırım maliyetleri, kâr kaybı ve ticari itibar zedelenmesi gibi zararların tazmini için dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, mühürleme işleminin mevzuata uygun olduğuna hükmederek tazminat talebini reddetmiştir.


Yargılamanın Odağı: Mühürleme İşleminden Ruhsatın Verilme Anına


Dosyanın temyiz incelemesini yapan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, uyuşmazlığa daha geniş bir açıdan yaklaşmıştır. Kurul, ruhsat iptal işleminin mevcut durum itibarıyla hukuka uygun olmasının, idarenin tazminat sorumluluğunu tek başına ortadan kaldırmayacağını belirtmiştir. Asıl değerlendirilmesi gereken noktanın, idarenin en başta bu ruhsatı verirken kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği olduğunu belirtmiştir.


İdarenin Hizmet Kusuru ve Tazminat Sorumluluğu


Danıştay, idarenin tazminat sorumluluğunu "hizmet kusuru" kavramı üzerinden temellendirmiştir. Hizmet kusuru, idarenin, bir hizmeti kurarken, düzenlerken veya yürütürken yaptığı hata, eksiklik veya aksaklık olarak ifade edilebilir. Karara göre, ruhsat iptaline ilişkin bir tazminat davasında şu soruların yanıtlanması gerekmektedir:


  • İşletmeye ruhsat verildiği tarihte, ruhsat almanın koşulları tam olarak mevcut muydu?

  • Ruhsatı düzenleyen idare, söz konusu alanın statüsü (içme suyu havzası gibi) hakkında gerekli araştırma ve denetimi yapmış mıydı?


Eğer idare, faaliyete izin verilmemesi gereken bir yere, gerekli incelemeleri yapmadan veya eksik yaparak ruhsat vermişse, bu bir hizmet kusurudur. İşletme sahibi de idarenin bu işlemine güvenerek yatırım yapmış, ticari bir faaliyet düzeni kurmuş ve mali yükümlülükler altına girmiştir. Yıllar sonra idarenin kendi başlangıçtaki hatasını fark ederek ruhsatı iptal etmesi, şirketin bu güvene dayalı olarak yaptığı harcamaların ve uğradığı zararın temel nedenidir. Bu sebeple Danıştay, idarenin hizmet kusurunun olup olmadığının araştırılması ve kusurun varlığı halinde bu kusurla zarar arasındaki nedensellik bağı kurularak maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi gerektiğine hükmetmiştir.


İşletmeler İçin Sonuçları


Bir ruhsat iptali veya benzeri bir idari işlemle karşılaşıldığında, sadece o işlemin hukuki geçerliliğine odaklanmak yeterli olmayabilir. Sürecin en başına dönerek, idarenin ilk işlemi tesis ederken bir kusurunun olup olmadığını değerlendirmek, tazminat hakkının doğması açısından belirleyici olabilir. İdarenin hukuka uygun hareket etme yükümlülüğü, yalnızca bugünkü işlemler için değil, geçmişte tesis ettiği ve bireylerin güvendiği işlemler için de geçerlidir. Başlangıçta yapılan bir hata, sonradan yapılan hukuka uygun bir düzeltme işlemine rağmen, idarenin tazminat sorumluluğunu gündeme getirebilir.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page