Tutuklunun Çocuğuyla Görüşmesi ve Çocuğun Üstün Yararı
- HGC HUKUK
- 1 Ağu
- 2 dakikada okunur
Anayasa Mahkemesi (AYM), ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerin aile bağlarını koruma hakkıyla ilgili bir karar vermiştir. Fatih Kahraman başvurusu üzerine verilen bu karar, devletin aile hayatına saygı hakkı çerçevesindeki sorumluluklarını ve idari takdir yetkisinin sınırlarını netleştirmektedir.
Başvuruya Giden Süreç
Olay, Sincan Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Fatih Kahraman'ın, ilkokul çağındaki çocuğuyla görüşebilmek adına yaptığı başvuruyla başlamaktadır. Çocuğunun okul saatleri ve ailenin farklı bir şehirde yaşaması sebebiyle hafta içi yapılan ziyaretlere katılamadığını ifade eden başvurucu, görüş gününün hafta sonuna alınmasını talep eder.
Ancak ceza infaz kurumu idaresi; COVID-19 tedbirleri, personel durumu ve kurum güvenliği gibi genel nitelikteki gerekçelerle bu talebi uygun bulmaz. Başvurucunun yargı yoluna gitmesiyle İnfaz Hâkimliği ilk başta talebi haklı görse de, bu karar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bozulur. Nihai olarak Fatih Kahraman, aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunur.
AYM Değerlendirmesi: Tutuklunun Çocuğuyla Görüşmesi Hakkının Sınırları
Yüksek Mahkeme, konuyu Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkı temelinde ele almıştır. Kararın temelini oluşturan iki ana prensip öne çıkmaktadır: "çocuğun üstün yararı" ve "devletin pozitif yükümlülüğü".
AYM, ebeveyni cezaevinde olan çocukların aile bağlarını sağlıklı bir şekilde sürdürmesinin, çocuğun gelişimi için ne denli önemli olduğunu vurgulamıştır. Dolayısıyla, tutuklunun çocuğuyla görüşmesi gibi hassas konuları içeren tüm idari ve adli süreçlerde "çocuğun üstün yararı" ilkesinin öncelikli olarak dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Bir çocuğun, eğitim hayatını aksatarak ebeveyniyle görüşmek zorunda kalması bu ilkeyle çelişmektedir.
Bununla birlikte Mahkeme, devletin yalnızca aile hayatına keyfi müdahaleden kaçınmasının yeterli olmayacağını, aynı zamanda aile bağlarının korunup geliştirilmesi için gerekli adımları atma (pozitif yükümlülük) sorumluluğu taşıdığını hatırlatmıştır. Ceza infaz kurumunun "personel yetersizliği" veya "güvenlik zaafı" gibi soyut gerekçelerinin somut delillerle desteklenmediği tespit edilmiştir. İdare, hafta sonu ziyaretinin neden imkânsız olduğunu, iddia edilen güvenlik riskinin ne olduğunu ve bu riskin neden bertaraf edilemediğini ikna edici ve objektif bir şekilde açıklayamamıştır.
Kararın Önemi
Bu gerekçelerle Anayasa Mahkemesi, başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar vermiştir. İhlalin sonuçlarının giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ve başvurucuya manevi tazminat ödenmesine hükmedilmiştir.
Sonuç olarak Fatih Kahraman kararı gereğince, tutuklu ve hükümlülerin ziyaret talepleri, özellikle de bir çocuğun ebeveyniyle bir araya gelme isteği, soyut ve basmakalıp gerekçelerle geri çevrilemez. İdarenin sahip olduğu takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanırken Anayasal haklar ile çocuğun üstün yararı ilkesi arasında hassas bir denge kurma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu karar, devletin mahpusların aile bağlarını etkin bir şekilde sürdürebilmesi için makul kolaylıkları sağlama yükümlülüğünün altını çizmektedir.
Comentários