Yasaklanmış Hakların İadesi Kararı, SGK ile Süresiz Sözleşme Yasağını Kaldırır mı?
- HGC HUKUK
- 7 Ağu
- 2 dakikada okunur
Hukuk sistemimiz, kişilerin işledikleri suçlar nedeniyle aldıkları cezaları çektikten sonra topluma yeniden kazandırılmalarını hedefler. Bu sürecin en önemli hukuki mekanizmalarından biri "yasaklanmış hakların iadesi" kurumudur. Peki, mahkeme tarafından verilen bir yasaklanmış hakların iadesi kararı, geçmiş bir mahkumiyetten dolayı idarenin uyguladığı süresiz bir mesleki yasağı ortadan kaldırabilir mi? Anayasa Mahkemesi (AYM), bir eczacının başvurusu üzerine verdiği 28 Mayıs 2025 tarihli kararla bu soruya ışık tutarak, özel hayata saygı hakkı ekseninde emsal niteliğinde bir sonuca ulaştı.
Davanın Arka Planı,
Somut olayda başvurucu eczacı, yıllar önce kamu kurumunu zarara uğratan "resmî belgede sahtecilik" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçlarından mahkûm olmuştur. Cezasının infazından yıllar sonra mahkemeye başvurarak "yasaklanmış haklarının iadesine" karar verilmesini sağlamıştır. Bu karara ve Sağlık Bakanlığı'ndan aldığı yeni eczane ruhsatına güvenerek Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile sözleşme yapmak istediğinde ise büyük bir engelle karşılaşmıştır.
SGK, ilgili kanun maddesini gerekçe göstererek, Kurum aleyhine bu tür suçları işleyen kişilerle hiçbir şekilde sözleşme yapılamayacağını belirterek talebi reddetmiştir. Başvurucunun açtığı dava, ilk derece mahkemesinde lehine sonuçlansa da, üst mahkemeler SGK'yı haklı bulmuştur. Yargı süreci, konunun bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne taşınmasıyla yeni bir boyut kazanmıştır.
Anayasa Mahkemesi'nin Değerlendirmesi: Özel Hayata Saygı ve Ölçülülük İlkesi
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu temel olarak Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan "özel hayata saygı hakkı" çerçevesinde ele almıştır. Mahkeme, mesleki faaliyetlerin, kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirmesinin bir parçası olarak özel hayat kapsamında olduğunu vurgulamıştır. SGK'nın sözleşme yapmayı reddetmesi, eczacının mesleğini icra etmesini fiilen imkânsız hale getirdiğinden, bu durum özel hayata yönelik açık bir müdahale olarak kabul edilmiştir.
AYM'nin kararındaki kilit nokta, bu müdahalenin "ölçülülük" ilkesine aykırı bulunmasıdır:
Kanunların Amacı Islah Etmektir: Mahkeme, ceza ve güvenlik tedbirlerinin temel amacının, kişinin yeniden topluma kazandırılması (ıslahı) olduğunu hatırlatmıştır. Türk Ceza Kanunu'ndaki düzenlemeler ve yasaklanmış hakların iadesi kurumu, hak yoksunluklarının süresiz olmaması gerektiği ilkesine dayanır.
Süresiz Yasak Orantısızdır: SGK'nın ve alt derece mahkemelerinin yorumu, kişinin cezasını çekmiş, hukuken aklanmış ve yasaklanmış haklarını geri almış olmasına rağmen ömür boyu sürecek bir mesleki yasakla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. AYM, bu durumun kişiye aşırı ağır bir külfet yüklediğini ve demokratik bir toplumda gerekli ve orantılı bir müdahale olarak kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.
Yeterli Gerekçe Sunulmamıştır: Yargı mercileri, yasaklanmış hakların iadesi kararının hukuki sonuçlarını yeterince değerlendirmemiş ve bu karara rağmen sözleşme yasağının neden devam etmesi gerektiğini bireyselleştirilmiş ve yeterli bir gerekçeyle açıklayamamıştır.
Sonuç olarak AYM, kişinin mesleki kariyeri üzerinde bu denli ağır ve süresiz bir etki bırakan müdahalenin ölçüsüz olduğuna ve bu nedenle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar vermiştir.
Kararın Önemi ve Pratik Sonuçları
Karar, idari kurumların ve mahkemelerin, kanunları yorumlarken Anayasa'nın temel hak ve özgürlükleri koruyan ruhuna ve ölçülülük ilkesine uymak zorunda olduğunu göstermektedir. Özellikle yasaklanmış hakların iadesi kararının, sadece sembolik bir belge olmadığı, bireyin geleceğe yönelik hak ve özgürlükleri üzerinde somut ve etkili sonuçlar doğurması gerektiği kabul edilmiştir.
Comments