top of page

Anayasa Mahkemesi: Boşanma Davasının Uzaması Evlenme Hakkı İhlalidir

  • Yazarın fotoğrafı: HGC HUKUK
    HGC HUKUK
  • 6 Ağu
  • 2 dakikada okunur

Anayasa Mahkemesi (AYM), yakın tarihli bir kararında, boşanma davasının makul sürede sonuçlandırılamamasının bireylerin yeniden evlenme ve aile kurma hakkını ihlal ettiğine hükmetti. Yaklaşık altı yıl süren bir boşanma davasını temel haklar perspektifinden inceleyen Yüksek Mahkeme, yargılamadaki gecikmenin Anayasa ile güvence altına alınan hakları zedelediğine dikkat çekerek önemli bir içtihada imza attı. Bu karar, benzer durumda olan birçok kişi için emsal niteliği taşımaktadır.


Karara Konu Olan Olay ve Yargılama Süreci


Başvurucu, 2016 yılında açtığı boşanma davasının, istinaf ve temyiz aşamaları da dahil olmak üzere yaklaşık altı yıl sürmesi üzerine Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurusunda, yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedeniyle bu süre zarfında resmen evli görünmeye devam ettiğini, bu durumun kendisini manen yıprattığını ve en önemlisi de yeni bir aile kurma ve evlenme hakkından mahrum kaldığını belirtmiştir.


Dava süreci incelendiğinde, ilk derece mahkemesinin kararının istinaf mahkemesince usuli eksiklikler nedeniyle bozulduğu, bu durumun yargılamayı uzattığı ve nihai kararın verilmesinin 10 Ekim 2022'yi bulduğu görülmüştür. Başvurucu, bu uzun sürecin kendi kusurundan kaynaklanmadığını ve adil yargılanma hakkının bir unsuru olan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.


Anayasa Mahkemesi'nin "Boşanma Davasının Uzaması Evlenme Hakkı İhlali" Değerlendirmesi


Anayasa Mahkemesi, yaptığı değerlendirmede boşanma davalarının bireylerin özel ve aile hayatına doğrudan etki eden niteliğine vurgu yapmıştır. Mahkeme, Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı" ile 41. maddedeki "ailenin korunması" hakkının, bireylere aynı zamanda evlenme ve aile kurma hakkını da zımnen tanıdığını belirtmiştir. Mevcut bir evlilik birliği devam ederken hukuken yeni bir evlilik yapılamayacağı ve sadakat yükümlülüğünün boşanma davası süresince devam ettiği göz önüne alındığında, yargılamanın makul süreyi aşması, kişiyi belirsizlik içinde bırakarak yeni bir hayat kurma özgürlüğünü kısıtlamaktadır.


Yüksek Mahkeme, somut olayda üç dereceli yargılama sürecinin yaklaşık altı yıl sürmesinin makul kabul edilemeyeceğine kanaat getirmiştir. Yargılamanın uzamasında başvurucuya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını tespit eden Mahkeme, devletin pozitif bir yükümlülük olarak yargısal süreçleri makul bir sürede tamamlama ve kişilerin temel haklarını koruyacak mekanizmaları etkin bir şekilde işletme sorumluluğu olduğunu hatırlatmıştır.


Bu gerekçelerle AYM, boşanma davasının uzaması nedeniyle evlenme hakkı ihlali yapıldığına ve başvurucunun Anayasa'nın 20. ve 41. maddeleriyle korunan hakkının zedelendiğine karar vermiştir.


Kararın Sonuçları: Tazminat ve Emsal Niteliği


Hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla Mahkeme, başvurucuya 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.


Bu karar, sadece ilgili başvuru için değil, devam eden binlerce boşanma davası için de bir uyarı ve yol gösterici niteliğindedir. Boşanma süreçlerinin uzatılmasının artık Anayasa Mahkemesi tarafından temel bir hak ihlali olarak kabul edildiği ve tazminatla sonuçlanabileceği açıkça ortaya konulmuştur.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page